#24yirmidört ilişki

'Onu sevmenin zamanımı çalmasını, bütün günü onu düşünerek geçirmek istemiyorum!' diyerek vedalaşmıştım içimde onunla. Bir daha da asla geri dönmeyeceğiz dedim kendime, gözlerimden süzülen yaşları görmezden gelerek.
***
Seni sevmek zahmetli bir iş gibi, bana çok ağır geliyordu. Hep onunla ilgilenmem, besleyip büyütmem, sahip çıkmam, korumam gerekiyor gibi hissediyordum. Dinlenmem gerektiğinde, yorulmadım ki deyip kan ter içinde yoluma devam ediyordum. Duygularımı o kadar bastırıyordum ki ara ara öfke patlamaları yaşıyordum. Dinlenmediğim için kendime kızarken sinirimi, elimdeki yükleri almadığın için sana yöneltiyordum. O an her şeyin bitmesini istediğim için arkama bakmadan gidiyordum. Ama seviyordum.
Sinirim geçince yere fırlattığım yükleri dönüp alıyor ve yola devam ediyordum. Döngü halinde aynı şeyleri yaşarken ben, belli ki fark etmem gerekenler var dedim. Konunun seninle ya da ilişkiyle alakası yoktu, konunun benimle bi ilgisi vardı.
Sevgi her şeyi çözer dedim. Çözecekti biliyordum.
***
Sevgi sayesinde kestirip atmamayı, çekip gitmemeyi, sembolleri çözebilmeyi, gözlemlemeyi, anlamayı, anlatmayı öğrenme yolculuğuna girdim.
***
İlişkide diğerinin başrol olmadığını kabul ettim önce. Onu kendi hayatımın başrolü yaptığım için her davranışından bu yüzden etkileniyordum.
Onu tamamen kaybettiğimi düşündüğümde kendimle kalakaldım. Kendimi tanımam, ona sahip çıkmam, ona sarılmam gerektiğini gördüm. Öyle yalnız kalmış, kendi sevgimden öyle mahrum bırakmışım ki onu, başkasının sevgisiyle yaşamaya çalışan biri haline dönmüş. En son ''Kendimi nasıl sevicem?'' sorusunu sorduğumu ve ağladığımı hatırlıyorum. İlk kez kalbimin kırıkları bu kadar canımı yakmıştı. Bu soruyla döndü devran. Kendimi sevmeye, keşfetmeye, şefkate gönüllü olma sürecim başladı.
Şimdi geldiğim noktada sevmeyi öğrendim diyemem hayat bi yolculuk ve öğrenim hiç bitmeden devam ediyor. O yüzden süreç içinde olduğum yerden memnunum, eminim yarın bugünden daha memnun olacağım. Kendimi ne olursa olsun kucaklıyorum.
***
Ben kendimle ilişkimi derinleştirdikçe özüm de şefkati hissettikçe sakladıklarını ortaya çıkarmaya başladı. 'İlişki sorumluluktur' inancımla yüzleştim önce. İlişkinin başında sırtlandığım yüklerin sebebi buymuş dedim gülümseyerek. İlişkiyi besleyip büyütmem bakmam ilgilenmem gerekiyor inancım gözüktü sonra, halbuki ilişkiyi beslemenin en iyi yolu kendi yolculuğunu beslemek dedim yıllar önceki bana. Elimi kalbimin üzerine götürüp 'ilişkin senden besleniyor, sen kendinle nasıl bir ilişkideysen benzerini çekiyorsun..'
Derinlere gömdüğüm inançlarım ve yargılarımın ilişkime nasıl şekil verdiğini gösterdi bana. Daha da fazlası vardı içerde biliyordum, ''şimdilik bu kadar'' dedi. ''Diğerleri zamanı gelince... Ama sen bu yolculukta olduğun müddetçe bunlar da daha fazla saklı kalmayacak belli.''
Her şey zamanını beklerdi. Zamanı gelince açılırdı önümüzdeki perde, dağılırdı sisler, görünür kara parçası.
***
Ben ilişkileri toksik, karmik, ruh eşi kavramlarına oturtmayı sevmiyorum. İlişki, ilişkidir. Ve en önemli ilişki de kendimizledir. Kendi ilişkimizi kurabilmenin bir yolu başkalarıyla yaşadığımız ilişkilerdir, deneyimler kazanır, istek ve beklentilerimizi oluşturur ve kendi yolculuğumuzu netleştiririz.